Linn Ullmann’ın roman üçlemesinin birinci kitabı Huzursuzlar, çocukluğunda her yaz Baltık Denizi’nde uzak bir ada olan Fårö’ye, direktör ve sinema imalcisi babasını ziyarete giden Norveçli kızın izini sürer. Kız, artık bir yetişkin anne ve muharrirdir, babasıysa seksenli yaşlarındadır.
Baba-kız birlikte, yaşlılık, lisan, hafıza ve kayıp üstüne bir kitap yazmayı hayal eder. Kız soruları soracak baba yanıtlayacak, konuşmaları teybe kaydedeceklerdir.
Her ikisinin de öngöremediği biçimde baba yaşlılığın pençesindedir; baba bir yaz günü Fårö adasında öldüğünde geriye yalnızca anımsanan ve kaydedilmiş anılar, imgeler ve sözcükler kalır.
Ses kaydı alınmış, babayla gerçekleştirdiği altı sohbetin ekseni etrafında kız kendi hikayesini yazmaya başlar; yazılan sayfalar bu kitabı oluşturacaktır.
Otobiyografik roman
Anı ve kurmacanın kusursuz bir harmanı olan Huzursuzlar klasiklerle kurduğu diyalogun yanı sıra Linn Ullmann’ın berrak, parlak, şiirsel düzyazısının gücüyle otobiyografik roman cinsini yeni irtifalara taşırken yaşamak, aşk, kayıp, yaşlanma üstüne en önemli hakikatlerin peşinde dişli ve tutkulu bir okuma tecrübesi vaat ediyor.
Sayfa: 312
Kitap için ne dediler…
“Linn Ullmann hoşluktan, avuntudan, hakikatten oluşan bir kitap yazmış. Böylesine tehlikeli suları bir uçtan bir uca katetmeyi nasıl başardığını bilmiyorum.”
Rachel Cusk
“Huzursuzlar yalnızca Linn Ullmann’ın gündelik ömrün dilbaz detaylarına gösterdiği pür dikkatinden, kendini ve yakınlarını dürüstçe kucaklamasından, düzgün bir yazının yüksek taleplerine ve lisana dair keskin duyarlığından kaynaklanabilecek biçimde dosdoğru, doğallıkla ve zarafetle anlatılmış, ziyadesiyle sürükleyici ve etkileyici bir aile anlatısı.”
Linn Ullmann
Lydia Davis
Ullmann anlatıcı ben’ler ve dün ile bugün ortasında ustalıkla hareket ediyor — küçük kızın ham baş karışıklığından bir yetişkinin derin kanılarına. Huzursuzlar duygulanım ve hafıza sanatı üstüne benzersiz bir kitap.”
Siri Hustvedt