10 Nisan 1934 günü, Cumhurbaşkanı, Selçuk’a hareket etmiştir. Cumhurbaşkanı’nın Selçuk’a kadar trenle geleceği haberi kasabada büyük bir heyecan yaratmıştır. Cumhurbaşkanı’nı bir kez daha görmek isteyen Selçuk halkı yapılacak karşılamanın kusursuz olması için Kuşadası kaymakamı Abdullah Dilaver Bey’in kasabanın pak ve tertipli olması buyruğu üzerine, sıvası bozulmuş meskenler yine badanalanmış, temizlenmiş ve İstasyon’dan Cumhurbaşkanı’nın bineceği arabaya kadar olan yerlere halı döşemişlerdir.
O tarihte Selçuk Muhtarı olan Rıfat Baran, Cumhurbaşkanı’nın Selçuk’a gelişi ile ilgili anısını şöyle aktarmıştır:
“Kasabanın her tarafını temizledik, İstasyon önüne halılar serdik, bütün binaların yüzlerine badana vurduk. İstasyonun çabucak önünde bulunan Bizanslılardan kalma su kemerleri badanasız kalmıştı, bunları da beyaza boyayalım mı, boyamayalım mı diye düşünürken, Nahiye müdürü Ethem Bey’in buyruğu üzerine halktan birkaç kişi onları badanalayıverdi. Cumhurbaşkanı trenden inip ellerimizi sıktıktan sonra birden teğe boyanmış su kemerlerine gözü takıldı. Dilaver Bey’e dönerek:
‘Bu ne Kaymakam Beyefendi?’ Diye sordu.
Kaymakam Dilaver Beyefendi sıkılarak durumu izah etti. Etti lakin Cumhurbaşkanı eski yapıtların boyanmasına sonlanmıştı.
‘Kaymakam Beyefendi, Kaymakam Beyefendi, bu cehaletten ileri geliyor’ dedi. Dilaver Beyefendi sustu, bu işte onun pek kabahati yoktu.”
Cumhurbaşkanı’nın Selçuk’a gelişini gören ve o tarihlerde ilkokul öğrencisi olan Sami Tunç, o günü şöyle anlatmıştır:
“Tarihini tam olarak hatırlamıyorum. Bir şeye üzülmüş üzereydi Atatürk. Etrafına baktı, çabucak o ortada Selçuk’taki resmi yahut o günü hazırlayan şahıslar Atatürk’ün etrafına toplandılar. Atatürk onlara bir şey söylemeye çalışıyordu. Ancak tam benim önümde bulunan ve Atatürk’ün önünde halka haline gelmiş bulunan onun yüzüne gerçek bakan bireylerin kulakları titrer biçimde onu dinlediklerini gördüm. Sonra Atatürk gitti, çabucak gerisinden öğrendim ki o gün bütün Romalılardan kalan su kemerleri badana yapılmış, Atatürk buna çok üzülmüş ve çabucak bunların silinmesi gerektiğini söz etmiştir. Millet tahta fırça ile ellerine geçirdikleri bezler ile birkaç gün evvelden hazırladıkları badanaları ellerinden geldiği kadar silmeye çalıştılar. Hatta bugün bile o su kemerlerinde hala çıkmamış badana kalıntıları görülür.” Sami Tunç’un tabirlerine nazaran, Atatürk, Kuşadası’ndan dönünceye kadar su kemerlerinin temizlenmesini emretmiş ve uzun merdivenler bulunarak fırçalarla herkes kemerlerin ayaklarını temizlemişlerdir.
Onun bu hassasiyeti, kültüre olan hürmetini göstermektedir. Evet, günümüz yöneticilerine, Atatürk’ün şehircilik anlayışı, kültür yapıtlarına kıymet verişi örnek olsaydı, çarpık kentleşme yerine, kültür odaklı kentlere kavuşurduk… Onun hasretiyle, yarınlara umutla bakıyoruz.
29 Ocak 2023
Ahmet Gürel
Atatürk Araştırmacısı