Artık René Magritte, Louis Scutenaire ve Marcel Mariën’e rastlayamasanız bile “La Fleur en Papier Doré” sürrealizmin başşehri Brüksel’de sürrealistlerin kafesi olarak biliniyor. Cobra sürrealizm hareketinin buluşma noktası olmuş vaktinde. Ben arkadaşlara “René Magritte’in kafesinde buluşalım” diyorum. Şarabınızı ya da biranızı yudumlarken duvarlardaki sürrealizm izlerine göz atabilir, sürrealistlerin toplu fotoğrafına bakarken ortalarındaki René Magritte’i de fark edebilirsiniz. Brüksel mutfağından enteresan örnekler ile Brüksel’i de tadabilirsiniz. Brasserie Horta, çizgi roman müzesinin bulunduğu arka nouveau ustası Victor Horta’nın tasarladığı binanın giriş katında dostlarınızla huzur bulacağınız bir yer. Biralara şeytani isimlerin verildiği ve tabutun içinde durduğu, iskelet ve kafatasları ortasında karanlık bir ortamda içkinizi yudumlarken cehenneme bir seyahat yapmak isterseniz eski kent merkezi Grand Place yakınlarındaki Le Cercueil (Tabut) kafeyi görmelisiniz kesinlikle. Green Lab, 246 çeşit cin ile kendisini “kokteyller ve cin tapınağı” olarak konumlandırıyor. Hapishane hücresinde parmaklıklar gerisindeki masalarda bir şeyler içmek ya da yemek isyenlerin yeri “Alcatraz Tapas Bar” birinci başlarda ilgi odağı olmasına rağmen hayatı uzun sürmedi, kapandı. Brüksel’in uyku kafesi PAUZzzz, masaj koltuğuna ya da yatağına uzanıp şekerleme yapmak ve gerilim atmak için ülküydü. Artık yerinde hoşluk salonu var! E-sport kafe olarak bilinen Hyperion, bilgisayar oyuncularının buluşma noktası olarak ön plana çıkıyor. Brüksel’in efsanevi anarşist kafesi Dolle Mol’un duvarlarında Brüksel’in tarihi ve ruhu kol geziyor. Brüksel’in seksi barlarını ve kulüplerini listelesem yazıma yer kalmaz. Şarap barı Etiquette’de garson yok. Kendi şarabını kendin dolduruyorsun. Şarabını ve ölçüsünü kendin seçip parasını ödüyorsun. 7/7 kafede ise bira pompaları masaların ortasında ve herkes kendi birasını dolduruyor.
Brüksel’de annelerin çocukları rahatça emzirebildiği Chicago Café, Monk, Kaffabar ve Bar Recyclart üzere “emzirme dostu” kafelere her geçen gün yenileri ekleniyor. Bebek otomobillerine yer imkanı sağlanan Café-Poussette, aileler için her şeyin düşünüldüğü her yaştaki çocuklara dönük bir kafe. Çocuğunuz başka çocuklarla ya da oyuncaklarla oynarken siz de başka ebeveynlerle sohbet edebiliyorsunuz.
Saz ile cazın buluşması
Goupil Le Fol kendinizi konutunuzda hissedeceğiniz ve Edith Piaf ya da Jacques Brel “chansons”ları dinleyebileceğiniz bir kafe. Dekorun büyük bir kısmı bu nedenle Brel, Ferré ve çağdaşlarının plakları ve kapaklarından oluşuyor. Âşıklar için bulunmaz bir yer. Le New Chattouille kedi kafede kahvenizi yudumlarken kedileri sevebiliyorsunuz. La Récré kafe evvelden kullanım mühleti alınarak girilen bir kafe. Her türlü donanıma sahip kafeyi çalışma ofisiniz olarak kullanabilirsiniz. La Pombe akaryakıt istasyonundan dönüştürülmüş bir kafe. Brüksel’de araba galerisi kafelere de rastlamak mümkün. Boentje Café etrafa hassas “zero waste-sıfır atık” kafe olarak beğeni topluyor. Bonnefooi canlı müzikseverler için değişik. Caz ve kokteyl seviyorsanız L’Archiduc kafe tam aradığınız yer. Arkadaşımız Ali Bağseven’in başarılı formülü Sazz N Jazz’da, saz ile cazın birlikteliği yeni sanatsal tatlar yaratıyor. Fasıldan rock’a, cazdan saza her türlü canlı müziğe rastlamanız mümkün. Brüksel’in acayiplikleri say say bitmez. Woodcutter balta kafede baltayla bir çeşit dart oynuyorsunuz. Binbir çeşit birayı tadacağınız turistlerin tapınağı haline gelen Delirium bira ülkesi Belçika’da size gereğince değişik gelmeyebilir. Corbeau kafede şövalye ismi verilen özel bardakta litrelik bira içmek ise bir sanat. Aslında ben çamaşırınız yıkanırken kahvaltı yapabileceğiniz ya da çayınızı yudumlayabileceğiniz “Çamaşırhane kafe” ya da “Atma, dönüştür. Onar, yine kullan” sloganıyla kurulan ve bozulan eşyalarınızın gönüllüler tarafından fiyatsız olarak tamir edildiği “Repair café” konseptlerinden birini yazmak üzere oturmuştum bilgisayarımın başına. İşte bu türlü acayip bir yazı çıktı ortaya!