“Bak kırmızı ışık yanıyor ve sen yolun ortasındasın. Korna sesini de mi duymadın?” Uzatmadan at kendini karşı kaldırıma! Mecidiyeköy’deki yolun üstündeki yola yani. ‘Öte yana’ gitsem ki diye düşünürken ne göreyim; yanıbaşımda Metro merdivenleri. Yeterli Levent’te inerim. Fakat ben meskene gitmiyordum ki. Solda bir levha: Rumeli Hisarüstü – Aşiyan Füniküler. İçimdeki ses: “Nasıl olsa boşgezen birisin, bir dene mahcup olmazsın!”
BOĞAZİÇİ
“Aşiyan-ı Mürg-i lisan Zülf-i perişanımdır / Kande olsam ey peri gönlüm senin yanındadır.” Artık ne işi vardı Fuzuli’nin? Onu bunu bilmem; bu üzere soruları lacivert suları ve gümüşlenen sisi aralayan Boğaziçi ‘nin martılarına sor! Ya karabataklar; dalgaların üstünde kümelenmişler; güya panayırdalar. Ne oldu Orhan Veli’nin başına konan bronzdan martısı, yıllar evvel çalınmıştı? “İstanbulu dinliyorum gözlerim kapalı / Küfürler, müzikler, türküler, laf atmalar / Bir şey düşüyor elinden yere: Bir gül olmalı.” Paltonun kapüşonunu başıma geçirip yürümeye başlıyorum. Bulgaristan’dan Çayka ( martı) isimli sandalı ile kaçan kuşların ressamı Aşiyanlı Salih Acar; el ediyor bana sandalından. Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar da Aşiyan mezarlığında: Yürüdükçe, sevgili Müşfik Kenter, Salih’in ve can dostumuz karikatürist Erdoğan Bozok geliyor aklıma. Uzaktan seçemiyorum kara bir leke geliyor sisin içinden…aboooo Araplar!
İSTANBUL’U DİNLEYiN
Ya Özdemir Asaf? Bebek’te; fotoğraf sanatkarı Yıldız Moran’lı küçük meyhanesinde. İki genç müşterisi var pencere önünde. Oğlan gerinerek el ediyor, “Şair! bize iki piyaz getir.” Ne garip, hiç çıkmamış aklımdan. “Kent dayanıyor bahçenin duvarına .Yeni bahçeler çiz, gözümün kuşlarına.” diyen şair hışımla piyaz tabağını bırakıyor masalarına. Sahi, hayat ne hoşmuş meğerse; yabanî kent kovboyları kalemizi kuşatmadan. Ancak ne olursa olsun , kent detaylarda gizli; hele su kıyısındaysalar… “İstanbulu dinleyin gözleri kapalı” ve kalabalıklardan sıyrılıp bu seyahate çıkın. Kent üstünüze çıkarken siz aksine gidin; soluk alın, pek vaktiniz yok aydınlığa! Fakat Fünikülerli Aşiyan olsun! Korkmayın sakın, Aşiyan mezarlığında yer yok: Orada şairler var. Ve doğal ki martılar. Martı İstanbuldur; bir de erguvanları baharını görün.